Bekliyoruz Sahnedeydi!

Koşuyolu Mahalle Evi'nde çalışmaları süren sezon oyunumuz Bekliyoruz, Kozzy Gazanfer - Gönül Ülkü Özcan Sahnesinde büyük seyirci desteğiyle sahnelendi!

6.Sezon Yeni Oyunumuz "Bekliyoruz..."

Beklemek, gerçekle gerçek dışılık arasında bir yerdedir. Evet, beklenenin bir cismi vardır genelde; ama bazen de gerçeğin zincirinden kurtarıverir kendini. Geride sadece bekleme eyleminin kendisi kalır o zaman. Samuel Beckett’ın Godot'yu bekleyen iki kahramanı gibi, bekleriz hepimiz… Her birimiz bir şeyler.

Tiyatronun seyirci koltuklarında yerini alıp da oyunun başlaması için dakikaları sayan her bireyin, perdenin ardından çıkmasını beklediği bir şeyler vardır elbette… Kimi sadece gülmeyi bekler, kimi daha zekice bir şeyler; kimi içindeki çıkmaza bir yol bekler, kimi ise hareketi başlatacak bir mesaj.

Tiyatro Koşuyolu (34718), kuruluşunun altıncı yılında, mümkün olduğunca çok beklentiye ve beğeniye hitap edecek bir mozaikle çıkıyor seyircisinin karşısına… Bazı çevrelerde, yıllardır yuvası bildiği Koşuyolu Mahalle Evi’nin, bir çay ocağı olmaktan başka işe yaramadığını iddia edenlere inat, ürettiği sanatla çıkıyor. Zaman, mekan ve nedensellik açısından farklı görünse de, aslında insanın varoluş öyküsünde tekrarlanıp durmakta olan kırılma noktalarından örneklerle sesleniyor bekleyenlere… Mahalle Evi’nde sanat, kültür, eğitim adına harcanan onca çaba, yanlış bir noktada kırılıp bir kenara atılmasın diye.

Haldun Taner’in Vatan Kurtaran Şaban’ıyla yola koyulan; William Shakespeare, Sadık Şendil, Anton Çehov, Güngör Dilmen gibi yerli-yabancı pek çok yazarın klasikleşmiş eserlerinden renkli yüzler sunan oyun, ‘Bekliyoruz’ adını taşıyor. Oyunlaştıran ve yöneten; İ.B.B. Şehir Tiyatroları sanatçısı Binnur Şerbetçioğlu. Şerbetçioğlu, “Ben güzel ve aydınlık bir geleceği bekliyorum… Sen de bekliyorsun biliyorum… Bekliyoruz.” sözleriyle özetliyor oyunun taşıyıcı duygusunu. Tiyatro Koşuyolu’nun, bekleyişin ve umudun altını renkli karakterlerle çizdiği iki perdelik müzikli oyunu ‘Bekliyoruz’, coşkulu seyircileriyle buluşmaya hazır ve Mahalle Evi için destek bekliyor.

Mahmut Yesari Sempozyumu Başarılı Geçti

Koşuyolu Mahalle Evi Nükhet Eren Yaratıcı Yazarlık Atölyesi'nde uzun süreli çalışmalar sonunda ve çok sayıda katılımcının katkısıyla hazırlanan Mahmut Yesari Sempozyumu çok başarılı geçti.

Sempozyum, üç günde gerçekleştirildi.

Pencereden Pencereye Sahnelendi

Pencereden Pencereye, bu gece Koşuyolu Mahalle Evi'nde sahnelendi. Mahmut Yesari'nin yazdığı oyun, Nükhet Eren Yaratıcı Yazarlık Atölyesi'nin üç günlük Mahmut Yesari Sempozyumu'nun etkinliklerinden biri olarak sahnelendi.
Aysel Hoşgit, Hüseyin Fazlı Düzenci, Gülseren Bektaş ve Nuray Çatay'ın oynadığı oyunu Gülseren Bektaş yönetti.

Sezai Sarıoğlu Mahalle Evi'ndeydi

3 Kasım Cumartesi akşamı, Sezai Sarıoğlu, Koşuyolu Mahalle Evi'ndeydi... Nükhet Eren Yazarlık Atölyesi katılımcılarından Gülayşen Erayda geceyi şöyle anlatıyor:
"Konuğumuz olan şair Sezai Sarıoğlu ağzından bal damlayan, sözün özünü yakalayıp, ötesine geçmiş, dolu dopdolu, samimiyetini ve doğallığını da  katarsak bir farklı, bir özel kişi... O gece, şiirlerden, şairlerden, eksik bildiklerimizden bir sürü konuya değindi. Ekibindeki arkadaşları, ara namelerde  güzeliim türkülerimizi, sanat müziği eserlerimizi, kendi anadilleri ile söyledikleri şarkıları ve şiirleri çok güzel, çok içten yorumladılar.

Oyuna Devam…

Nükhet Eren 

Afife Jale Ödülü’nü almak için davet edildiğinde, İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın bu yıl sahnelenen oyununda yer alan iki arkadaşını yanına alarak sahneye çıktı. Kendilerini; sahneye çıktığı ilk gece için, “Sanatın, ruhuma verdiği güzel sarhoşluk içinde idim” diyen Afife Jale’nin torunları olarak tanıttılar. “En iyi yardımcı kadın oyuncu ödülü”nü alan Nergis Çorakçı ile o geceden hiç söz edemeden, belediyenin tiyatro yönetmeliğinde yaptığı değişiklik nedeniyle ülkenin gündemine oturan tiyatro üzerine konuştuk. Arada sırada,  konuyu tanımak istediğim torun üzerine getirmeye gayret sarf ettim.

Dizilerimiz Lezzetlidir…

Nükhet Eren

Salonumuza, yatak odamıza, mutfağımıza girdiler. Onları arkadaş, akraba, hısım herkesle konuşur olduk. Gazetelerin ön yüzünde, başroldeki yakışıklının sevgilisinden ayrıldığı haberini okuyoruz. Esas kızın ortalığı karıştıran fitne fücur yengesine çok sinirleniyoruz. Bir hafta boyunca, küçük çocuğu kimin kaçırmış olduğu üzerine kafa yoruyoruz. Eltisinin oğlunun düğününe gittiği için önceki gece gösterilen bölümü izleyemeyen komşumuza, ballandıra ballandıra neler olduğunu anlatıyoruz.  

Yaşamımıza bu kadar renk katan, büyük bir keyif ile zamanımızı tatlandıran televizyon dizilerini, yıllar öncesinde gazetelerde yayınlanan tefrika romanlara benzetiyorum.

Mahalle Evi'nde Uluslararası Şiir Festivali!

29 Mayıs-2 Haziran 2012 tarihleri arasında 7.‘si gerçekleşen Şiirİstanbul Uluslararası Şiir Festivali, artık bir İstanbul geleneği. 

Bu yıl, sanatların her düzeyde karşılaştığı baskı ve hegamonya sorununa dikkat çekmeyi amaçlayan festival, sesini “Efendisiz Sanat” başlığıyla İstanbul’un her köşesinde duyurdu.  

29 Mayıs akşamı Aya İrini’deki açılış töreniyle başlayan festival ayaklarından biri de, Kadıköy Belediyesi Koşuyolu Mahalle Evi idi.

Etkinlik, 1 Haziran 2012 tarihinde, Mahalle Evi çevresindeki parkta, ardından da üst kat salonda yer aldı. Şiir dolu akşam, hem dinleyiciler hem de şairler için çok özeldi. Şair filozof profesör Bruno Cany, gecenin sonunda "Hiç bu kadar güzel bir ortamda şiir okumadıklarını" söyleyerek dinleyicilere teşekkür etti.

Kısa Film ve Yönetmenle Söyleşi: Nolya

Koşuyolu Mahalle Evi Kısa Film Geceleri'nde bu hafta "Nolya" izlendi.
Film gösteriminden sonra genç yönetmen Cem Öztüfekçi ile filmin hikayesini konuştuk...

M. Cem Öztüfekçi'nin yönettiği ikinci kısa film olan Türkiye-Fransa ortak yapımı Nolya, Avrupa'nın en köklü kısa film festivallerinden biri olan Yunanistan'daki Drama Uluslararası Kısa Film Festivali'nde En İyi Film'e verilen Grand Prix'e layık görüldü.

Amerika’ya Edebiyat Penceresinden Bakmak - Ses ve Öfke

Kızılderililer, yeni yurt arayan Protestanlar, altına hücum edenler, özgürlük peşindeki siyah insanlar, iç savaş… Ve sonunda özgün bir havaya bürünen Yeni Dünya Kültürü...

7 Nisan akşamı Koşuyolu Mahalle Evi'nde bütün bunları içinde taşıyan Amerikan Edebiyatı'nı gözler önüne serdik.

Ardından, Nobel Ödüllü yazar William Faulkner'ın farklı anlatım biçimlerini içeren, Ses ve Öfke adlı romanını inceleyip Amerika’nın farklı seslerine ve öfkeli haline tanıklık ettik.

Kısa Film Gecesi: "Doğum" ve "Ölüm"

31 Mart Cumartesi akşamı Koşuyolu Mahalle Evi'nde bir kısa film şöleni vardı. Burcu Aykar Şirin ve Uygar Şirin'in "DOĞUM" ve "ÖLÜM" filmleri, Mahalle Evi'nde gösterildi! Ardından da her iki yönetmen sıcak, içten, bilgi dolu sohbetleriyle tüm sorularımızı yanıtladı, her sinemaseverin hayali gerçek oldu!

Aşk, İhanet, Yalnızlık, vesaire...

İstanbul Kumpanyası'nın tiyatro oyunu "Aşk, İhanet, Yalnızlık, vesaire." 24 Mart Cumartesi akşamı Koşuyolu Mahalle Evi'nde sahnelendi. 

Zeynep Kaçar'ın yazdığı, Tarık Şerbetçioğlu'nun yönettiği, ışık efekt uygulamalarını Gizem İnceoğlu'nun yaptığı oyunda, genç oyuncular Tuğçe Soncu ve Sinem Burcu Kalaycı etkileyici oyunculuklarıyla büyük alkış aldılar... 

Madame Bovary ve Modern Romanın Doğuşu

"Şairler bahara nasıl şükran duyuyorsa romancılar da Flaubert'e öyle şükran duymalı," der bir eleştirmen...

Gustave Flaubert, yıllar süren bir çabayla, detaylarla ilmek ilmek ördüğü muhteşem eseri Madame Bovary'de o kadar çok ilke imza atmıştır ki, bu kitap modern romanın doğuşu olarak tarihe geçmiştir.

17 Mart akşamı, Mahalle Evi'nde Madame Bovary'i masaya yatırdık...

Davet! - Nazım Hikmet

Tiyatro Koşuyolu, "Davet! - Nazım Hikmet" oyunuyla Kozzy Gazanfer Özcan Sahnesinde...  12 Mart 2012

Fotoğraflar, sunumlar, konferanslar, kitaplar… Herkesin Nazım hakkında söyleyecek ne de çok sözü vardır sorsanız. Oysa bu sözlere pek de hacet yoktur aslında. O dil ustası, kendi destanını kendi yazıp da göçmüştür öte mekana. Böyle olunca da, onu anlamak ve tanımak için ne söylediğini dinlemek kafidir. 

İşte Tiyatro Koşuyolu 34718 ekibi de, sahneye koydukları Nazım’da, Nazım’ın kendisiyle sesleniyor konuklarına. Tarık Şerbetçioğlu tarafından oyunlaştırılıp yönetilen ‘Davet’ adlı oyun, daha fazla vurgulanması ve örnek alınması umuduyla, Nazım’ın barışa çağrısı üzerine kurulu. En içten kardeşlik mesajı için, Nazım’ın o yalın ve içten anlatımı tek başına yetiyor. Çünkü onun barış türküleri; Bedrettin yiğitlerinden küçük bir Japon kızına kadar, toplumun ve dünyanın her rengini kucaklıyor. Davet de tüm bu renklerin harmonisi. 

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür / ve bir orman gibi kardeşçesine… 

Bu yürekten inancın sözcükleri, kardeşliğin ve barışın sesini cezaevlerinin kalın duvarları arkasından bile tüm dünyaya duyurmayı başarabildiğine göre, umarız çağın bölüp yok eden sağırlığı konusunda da bir farkındalık yaratabilir.    

İpek Çalışlar ile İki Kadın...

Latife Hanım ve Halide Edib... Biri Mustafa Kemal Atatürk'ün eşi; diğeri yazar, siyasetçi, akademisyen, öğretmen... Onların yaşamları bilinmeden Türkiye'nin yakın tarihi konuşulamaz.

İpek Çalışlar, Latife Hanım ve Halide Edib kitapları üzerine söyleşi için 3 Mart Cumartesi gecesi Koşuyolu Mahalle Evi'ndeydi...

Latife Hanım, Halide Edib gibi hayatları kitaplara sığmayacak iki güçlü ve zor kadını ilmek ilmek dokuyarak kitabına sığdıran yazar İpek Çalışlar... Zor bir dönem, karışık yıllar, birbirinin arkasını kovalayan olaylar, daha önce dile getirilemeyen gerçekler, her cümlede geçmiş, gazeteciliğin getirdiği gerçeği bulma savaşı, ama bunu yaparken kimseyi yaralamama ustalığı...

Sevin Okyay ile Sinema ve Edebiyat

2 Mart Cuma günü Nükhet Eren Yaratıcı Yazarlık Atölyesi'nin Koşuyolu Mahalle Evi'ndeki konuğu Sevin Okyay’dan başkası değildi!

Sevin Okyay o meşhur tatlı sohbetiyle "sinema ve edebiyat" konusunda zengin dağarcığını bizlerle paylaştı.

Farklı yazarlar, J.K. Rowling ve Harry Potter’ı çevirme süreci, sinema, bağımsız sinema, polisiye, Avrupa cazı, sinemada edebiyat uyarlamaları gibi birbirinden farklı konular, sohbetin konusu oldu.