Latife Hanım ve Halide Edib... Biri Mustafa Kemal Atatürk'ün eşi; diğeri yazar, siyasetçi, akademisyen, öğretmen... Onların yaşamları bilinmeden Türkiye'nin yakın tarihi konuşulamaz.
İpek Çalışlar, Latife Hanım ve Halide Edib kitapları üzerine söyleşi için 3 Mart Cumartesi gecesi Koşuyolu Mahalle Evi'ndeydi...
Latife Hanım, Halide Edib gibi hayatları kitaplara sığmayacak iki güçlü ve zor kadını ilmek ilmek dokuyarak kitabına sığdıran yazar İpek Çalışlar... Zor bir dönem, karışık yıllar, birbirinin arkasını kovalayan olaylar, daha önce dile getirilemeyen gerçekler, her cümlede geçmiş, gazeteciliğin getirdiği gerçeği bulma savaşı, ama bunu yaparken kimseyi yaralamama ustalığı...
Hep birlikte tarihin görünmeyen yüzünü ziyaret ettik. Savaşlar ve kadınlar... O dönemde Atatürk’ün karşısına dikilip milletvekili olmak isteyen Latife Hanım... Çağının çok ötesindeki kadınlar... Yerimizden kalkmadan kadın haklarından bahsederken, idam edilmek için aranan, cephede erkeklerle at koşturan, gerektiğinde Atatürk’ün karşısına dikilebilen büyük hatip Halide Edib. Karmakarışık, faklılıklarla hayatta kalan bir ailenin gelişmeye, eğitime verdikleri önem, sanatla iç içe bir yaşam... O dönemde kendine güvenleriyle insanın aklını durduran cesaretleri, çetin, çok çetin yaşamları ve hüzünlü sonları...
Savaş yıllarına bu kadar az kadınla bu kadar zarif dokunuşların yaşanması, bu kadınların yeni kurulan Türkiye’nin modern, çağdaş yüzü olması ne kadar güzel. Eğitimli, gözüpek, dünyayla birebir düşünen, dünya çapında entellektüel, kadın hakları ve erkek savaşları için hayatlarını ortaya koyan kadınlar ve İpek Hanımın çılgınca bir kronolojik sırayla izlediği, belgelendirdiği mektuplar, olaylar... Bazen eline geçen yeni bir belgeyle kitabının tüm akışını yeni baştan düzenlediğini, belgelere ulaşmak için çoğunlukla belge sahiplerine kibarca yazılan bir mektubun yeterli olabileceğini söylemesi...
Bizim sorularımıza ve karşısında yetişkin bir insan varmış gibi arkadaşımın genç oğlunun sorularına ciddiyetle tane, tane verilen cevaplar...
Panelin akşam 8’de başlayıp, saat 10’da bitmesi gerekirken, saat11’e geldiğinde biz hala büyük bir zevkle İpek Hanımı dinliyorduk. Ama İpek Hanım gibi bazı misafirlerimiz de Avrupa yakasından gelmişti ve dönmeleri gerekiyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder