25 Oca 2000

Rengarenk

İncifer Başar 
24.01.2011

Siyah, beyaz, gri, mavi, sarı, mor, pembe.. Açıldıkça açılıyor renk yelpazesi. Gölgesinde yaşıyoruz hayatımızı ve akıp gidiyor zaman…


Güneş doğuyor, sabah oluyor ve herkeste bir telaş başlıyor. Hayatta zamanı ve mekanı paylaştığımız tüm canlılar iş başına geçiyor. İşe gidenler, okul servisi bekleyenler, doktora  gidenler, maaş kuyruğunda, dolmuş kuyruğunda, akbil kuyruğunda bekleyenler…

Gün içinde akrep ile yelkovan yarışırken, hava kararmaya başlıyor. Artık güneş de çok yoruluyor ve uykuya doğru yol alıyor. Gökyüzündeki yerini ay ve yıldızlara bırakıyor. Onlar da biliyorlar, geceyi de yaşayanlar var. Nöbet tutan doktorlar, ağlayan bebekler ve onlarla ilgilenen anneler, kitap yazanlar, bekçiler, sokakta yaşayan kimsesizler…

Güneş doğarken, sarı renkte doğuyor aslında, sonra yeryüzünde  her insan ayrı bir rengi seçiyor ve rengini yaşamaya başlıyor. Çok mutluysa pembeyi seçiyor, kararsızsa griyi, acısı varsa siyahı, erkekse maviyi, kızsa pembeyi seçiyor. Sonra güneş, sarılığının yerine siyahı ve beyazı bırakıyor. Siyah geceye, beyaz ay ve yıldızlar şahitlik ediyor…

Bizler de Tiyatro 34718 olarak mor rengi seçtik. Sevginin, birlikteliğin, paylaşmanın, üretmenin, düşünmenin, düşündürmenin, mutluluğun ve umudun rengini yaşıyor ve yaşatıyoruz. Sahnede her birimiz ayrı bir rengi, ayrı bir hayatı oynuyoruz. Oynarken seyircimizle renklerimizi birleştirip, gökkuşağı oluyoruz. Çünkü biz rengarenk olmayı çok seviyoruz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder