İstanbul’un kan damarları gibi kıvrılıp dolanan sokakları, onların kenarında köşesinde kalmış ve şehrin hücrelerini oluşturan eski köşkler, kiliseler, camiler, saraylar ve daha niceleri… Buram buram yayılan da onların kendine has o hafif rutubetli kokusu… İçinde, duvarlarına ya da kırık dökük merdivenlerine sinmiş Doğu’nun tütsülü kokularından, karanlık odalarında ölümle yüzleşen tedirgin nefeslerin kokularına kadar her şey var. Biraz ondan, biraz bundan… Ağır bir karışım işte.
Yaşam öyle hızlı ki, egzoz borularından yayılıp duran gazların şu zehirli kokusunu ya da bir ekmeğin genzin derinlerine kadar sızabilen lezzetli kokusunu bile fark edemeyecek durumdayken, tüm bunları nasıl fark edelim değil mi? Evet, belki bu kokuları ne biz alabiliriz ne de siz. Ama onları alabilen birilerini tanıyoruz. Onlar bu kokuları almakla kalmıyor, onların özüne ulaşıyor ve kaybolmasınlar, geleceğe de kalsınlar diye onları sözcüklerin içine hapsediyorlar.
İki dil ustası… İstanbul’un öykülerini bulup çıkaran iki şehir ustası… Sennur Sezer ve Adnan Özyalçıner… İşte onlar 24.02.2011 Perşembe, saat 14:00 da, Koşuyolu Mahalle Evi’nde bizimle birlikte olacak ve İstanbul’un unutulmuş kokularını da yanlarında getirecekler… İstanbul’u yeniden koklayalım, onu hatırlayalım, yeniden sevelim diye… Sizleri de bekliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder